Tuesday, September 08, 2009

Her Zaman Olumlu Düşünün...

Hayattaki her şey, gerçeğe dönüşmeden önce insanın zihninde düşünce, fikir, hayal olarak yer alır. A. Graham Bell telefonu önce hayal etmiş, düşünceleri ile şekillendirmiş, sonra hayalinden yola çıkarak onu gerçeğe dönüştürmüştür.

Olumlu düşünce, olumsuzlukları kabullenmeyen, her koşulda yapılabilecek daha iyi bir şeyin olduğuna inanan kişilerin düşünce tarzıdır. Günümüzde olumlu düşünce, iş hayatında da performans ve verim artırıcı bir faktör olarak kabul edilmektedir. Olumlu düşünce hayatımızın yakıtıdır ama olumlu düşüncenin gücünü ve etkisini gösterebilmesi için beynimizdeki engelleri, ön yargıları, sınırları kaldırmak şarttır. Beynimiz negatifi kabul etmez, bilinçaltında herşey pozitiftir. O yüzden –me, -ma, olumuzluk eki ile söylenen şeyler de beyin tarafından “yapılması gereken şey” olarak algılanır. Bu nedenle çocuklara “yapma, koşma, konuşma” denildiğinde o bem beyaz zihinleri ile çocuklar bunun tersini yaparlar.

Örneğin, telefonda satış yapan bir satış temsilcisinin daha önceki 5 telefon konuşmasında müşterilerini ikna edemediğini düşünelim. Bir sonraki telefonunu açmadan önce “Bu kez başarısız olmayacağım” dediği anda zihnini “başarısız olma” yönünde programlar ve sonuç yine başarısızlıktır. Başarısız olmama düşüncesinin kaygısı, gerginliği ve stresi satış temsilcisini yine hayal kırıklığına uğratacaktır. Oysa düşüncesini “müşterimi ikna edeceğim” şeklinde değiştirip olumlu zihin durumuna büründüğünde konuşması, seçtiği sözcükler ve itirazları karşılaması da buna uygun şekilleneceğinden başarı şansı çok daha yüksek olacaktır.

"Neden?" değil, "Nasıl?"
Elbette olumlu zihin durumu her şey yolunda giderken kolaylıkla korunabilir ancak işler ters gitmeye başlayınca negatif düşünmeye programlanmış insan zihni en kötüyü beklemeye başlar. Mevlana bunu "Nasıl bakarsan öyle görürsün" şeklinde ifade eder. Hayatımıza rehber olan şeyler sadece olumlu durumlar değildir; olumsuz durumlar da bizlere ders verir. Acilen işe yetişmeye çalışırken otobüsün gözünüzün içine bakarak gitmesi size "Hayatımda her şey ters gidiyor zaten, amma da şanssızım" da dedirtebilir, sonrası için daha planlı hareket etme, alternatif yollardan giderek daha kısa sürede işe ulaşabilmenin yolunu bulabilme gibi çözümleri de sunabilir. Başınıza gelen olayı nasıl çerçeveleyeceğiniz size bağlıdır. Şikayet edip bir olumsuz olayın hayatınızın diğer alanlarına da sıçramasına izin mi vereceksiniz, yoksa ders alıp yola devam mı edeceksiniz?

Olumlu zihnin en önemli özelliği "Nasıl?" sorusuna odaklanmasıdır. Çözüme odaklanan, daha iyiye ulaşma yolunda çaba sarf eden insanlar, başlarına gelen olayları "Nasıl?" süzgecinden geçirip sonraki safhalar için atacakları adımları belirlerler. Oysa kötümse insanlar "Neden?" diye sorar ve sadece sorunları görürler. Öyle ki uzun süredir bekledikleri fırsat ayaklarına gelse dahi fark etmez, durdukları yerde sayarlar. Hayat aslında inatçı bir öğretmendir. Bir dersi öğreninceye kadar size tekrar tekrar gösterir. O yüzdendir ki davranışınızı değiştirmemişseniz aynı şeyleri yaşamaya devame dersiniz. Ne zaman ki hayat, dersinizi aldığınıza kanaat getirir, işte o zaman her şey değişir.

Her şey sende gizli
Son yılların kabul gören anlayışı kuantum fiziği, her şey gibi düşüncelerin de enerji olduğunu belirtir. Bilinçaltımız "gerçek" ile "düşünce" arasındaki farkı ayırt edemez, o yüzden zihnimizde canlandırdıklarımız da "gerçek" olarak algılanır. Eğer olumlu bir zihin durumu içindeysek yaşayacaklarımız da olumlu olur. Ama eğer en kötüyü beklersek, yaşayacağımız gerçek de bu olacaktır. Bir işin olmayacağını düşünürseniz ve kendinizi buna inandırırsanız, o işin olmasını sağlayacak fırsatlar etrafınızda günlerce dolaşsa dahi onları fark edemez, hatta onlardan rahatsız bile olabilirsiniz.

Olumlu düşünceyi hayat felsefesi olarak benimseyen insanlar, umudunu, güvenini, güvenini, iyimserliğini kaybetmeden kendine güvenen, cesur ve inisiyatif sahibi bireyler olduklarını çevrelerine hissettirirler. Bu da onların daha fazla saygı görmesine, çözüm odaklı olduklarından olumsuz durumlarla daha başarılı şekilde baş etmelerine ve olumlu yaklaşımları ile ihtiyaç duydukları kaynak ve yardıma çok daha kolay ulaşabilmelerine olanak sağlar. Kısacası olumlu zihin, güçlü zihindir.

Ve elbette ki bu zihnin anahtarı sizsiniz. Yine Mevlana'nın dediği gibi: "Herşey sende gizli. Yerin çektiği kadar ağırsın, kanatlarının seni uçurduğu kadar hafif." Geçmişinizde sizi olumsuz etkileyen ne olursa olsun onu geride bırakın, artık ileriye bakmanın zamanı!

Yaşam bir armağandır, "alın"
Yaşam bir güzelliktir, "şükredin"
Yaşam bir mücadeledir, "savaşın"
Yaşam bir hedeftir, "başarın"
Yaşam bir maceradır, "cüret edin"

Monday, September 07, 2009

Seçim özgürlüklerine dair....



aklında kalan herşeyi yok etmek için yine aklına başvurursun.....

Friday, September 04, 2009

Yürekten

Ne Güzel Sözleri var....
"Kimi yanında arıyorsan önce içinde bulacaksın..."

Devamı için buyrun dinleyin......
Yürekten

Thursday, September 03, 2009

Tuz Gölü



Geçen Pazar Tuz Gölüne gittik, Ankara'ya ne kadar da yakınmış meğer, ortalama 120km uzaklıkta 1-1,5 arası gibi bir sürede ulaştık...


Bir süre yürüdükten sonra bütün kalabalığı arkanıza alıp sadec ufuktaki beyaz çizgiyi görünce "HİÇLİK" hissi kaplıyor birden.

İstanbul gezmelerinden biri....


2 Mayıs İstanbul gezisinden, Moda'dan denize doğru seyri sefer etme hali....

Monday, August 31, 2009

Friday, March 20, 2009

istersen uzanabilirsin gerçekten

istersen uzanabilirsin gerçekten
ne fark eder ha bir anlık ha bir yaşamlık
çoktandır izlemek istediğim bir film var yanımda
yanında patlamış mısır da yeriz tuzlu tuzlu
hayattan konuşuruz, ordan burdan
belki bizim de ortak korkularımız vardır, sıradan
belki ortak bir hayal bile kurarız, gerçekleşmeyen
günün birinde ıssız bir sahilde,
ben hamakta uzanıp gökyüzüne bakarken
sen masmavi denizden yeni çıkmışken
tuzlu tuzlu tenine dokunurum sahiden
istersen uzanabilirsin gerçekten...
istersen uzanabilirsin gerçekten.


Uzay Hepari'nin anısına çıkarılmış "Sonsuzluk" albümünde Zeynep Tunuslu tarafından yorumlanmıştır.

Thursday, December 25, 2008

SABIR

Beklemenin ne olduğunu tamamen unutmuş gibiyizdir. sabır neredeyse bir boşluğa dönüşmüştür. unuttuğumuz şudur ki; doğru şey için doğru zamanı bekleyebilmek en büyük erdemimizdir. varoluş, doğru zamanı beklemektir, doğru zamanda doğru yerde olmaktır belki de. bunu ağaçlar bile bilir! çiçeklerin ne zaman açacağını, yaprak dökümünün ne zaman başlayacağını veya gökyüzünün altında nasıl çırılçıplak kalınacağını... çırılçıplakken de güzeldir ağaçlar, eski güzel günlerin anısına ve eskiyi bildikleri için inançla yeni baharlarını beklerler. yeniden parlayacakları zamanı...

beklemeyi, nasıl bekleneceğini unutmuşuz. herşeyi hemen şimdi istiyoruz. telaşla istiyoruz. deliler gibi. bu insanlık için büyük bir kayıp. sabırsızlık da sabır gibi bulaşıcıdır çünkü. insan sessizce içinde büyüyecek birşeyi beklediğinde, gerçek kendine dönecektir. dönmek, varmaktır. olmaktır... ve bir gün bir kıvılcım tutuşacaktır, ben olduğun seni tutuşturacak, alev alev yakacaktır. işte o zaman tamamen yanacak, bambaşka biri olarak yeniden doğacaksın. benliğin paramparça olacaktır. yeniden tanışacağın o asıl sen herşeyin doğrusunu bilendir. törenleri, kutlamaları ve hayatın gerçek tadını o bilir.

zihnini açık tut. hamile bir kadın gibi bekle. acele etme. beklemek oturup beklemek değildir. inci tanesini yaratmaya girişmiş istiridye ol bak ya da bir ağaç dik ve bekle. sabırla, sakince ama heyecanla bekle. akıllı ol, okullu ol, sabır ol sabriye ol. bırak doğa kendi işini yapsın, sen de kendi işini. şafak sökerken getirdiği gizeme inan. ve kendi şarkını öğren. kendini söyle."

Ekşisözlük / Atlantis'den alıntıdır....